HIV, İngilizce adıyla Human Immunodeficiency Virus yani “İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü” anlamına gelir. Bu virüs, vücudun savunma sistemi olan bağışıklık hücrelerine (özellikle CD4 T hücrelerine) saldırarak kişinin enfeksiyonlara ve bazı hastalıklara karşı direncini azaltır.

HIV’in neden olduğu durum, tedavi edilmediğinde AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome – Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) olarak adlandırılır. Ancak günümüzde erken tanı ve modern tedavi yöntemleri sayesinde HIV ile yaşayan bireyler, uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilmektedir.

HIV Nasıl Bulaşır?

HIV; korunmasız cinsel ilişki, ortak enjektör kullanımı, doğum sırasında veya emzirme yoluyla anneden bebeğe bulaşabilir. Günlük yaşamda sarılmak, tokalaşmak, aynı bardaktan su içmek, sivrisinek ısırığı gibi yollarla HIV bulaşmaz.

HIV ve AIDS Arasındaki Fark

HIV, bağışıklık sistemini zayıflatan bir virüstür. AIDS ise, HIV enfeksiyonu tedavi edilmediğinde ortaya çıkan ve bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zarar gördüğü ilerlemiş bir evredir. Her HIV pozitif birey AIDS değildir. Düzenli tedaviyle AIDS evresine hiç geçmeden sağlıklı bir yaşam sürdürülebilir.

HIV Tedavisi Mümkün mü?

Evet. Günümüzde HIV tedavisi antiretroviral (ARV) ilaçlar sayesinde son derece etkilidir. Bu ilaçlar virüsün çoğalmasını durdurarak bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Tedaviye düzenli devam eden bireylerde virüs kandaki ölçülemeyecek kadar düşer (buna “saptanamaz” denir) ve bu durumda HIV başkalarına da bulaşmaz.

HIV ile yaşamak, günümüzde kronik bir hastalıkla yaşamak gibidir. Doğru tedavi, düzenli doktor takibi ve psikososyal destekle HIV pozitif bireyler uzun, üretken ve sağlıklı bir hayat sürdürebilir.